17 Ağustos 2012 Cuma
Özen'in yaşam stili: Marilyn Monroe olmak istermiydin? ASLA!!!
Özen'in yaşam stili: Marilyn Monroe olmak istermiydin? ASLA!!!: HANİ HEP ÖZENİRİZ YA ŞÖHRETLİ,GÜZEL,BAŞARLI KADINLARA,ONLAR GİBİ GİYİNİP,SAÇIMIZI ONLAR GİBİ BOYARIZ.PEKİ YA HAYATLARI?EFSANE SARIŞININA...
Marilyn Monroe olmak istermiydin? ASLA!!!
HANİ HEP ÖZENİRİZ YA ŞÖHRETLİ,GÜZEL,BAŞARLI KADINLARA,ONLAR GİBİ GİYİNİP,SAÇIMIZI ONLAR GİBİ BOYARIZ.PEKİ YA HAYATLARI?EFSANE SARIŞININA SORSAYDIK BELKİ O BİZİM GİBİ YAŞAMAK ,ÇOLUK COCUĞA KARIŞMIŞ BİR EVHANIMI OLMAK İSTERDİ..9 YAŞINDA İLK CİNSEL İSTİSMARA MARUZ KALMIŞ BİR KADIN OLARAK MONROE'İN HAYATI ACILARLA DOLU.OKUYUNCA ÇOK ETKİLENDİM..
Marilyn Monroe (1 Haziran 1926 - 5 Ağustos 1962; asıl adı Norma Jeane Mortenson), ABD'li sinema oyuncusu, şarkıcı ve model.
20. yüzyılın en ünlü sinema yıldızlarından, seks sembollerinden ve pop
ikonlarından biriydi.
Yıllarca küçük rollerde kendini gösterdikten
sonra Gentlemen Prefer
Blondes, How to Marry a Millionaire, Some Like It Hot ve The Seven Year Itch gibi filmlerde gösterdiği komedi
yeteneği, seksî cazibesi ve ekrandaki görünüşü 1950'lerde ve 1960'lı yılların
başında en popüler film yıldızlarından biri olmasını sağladı. Kariyerinin
sonlarına doğru başarısının ölçüsüyle Bus Stop ve The Misfits gibi filmlerde dramatik rollerde de
oyunculuğunu gösterdi ve eşi görülmemiş popüler bir ilgi nesnesi haline gelip,
kazandığı bu şöhret ile zamanının diğer yıldızlarını geride bıraktı. Oysa ki,
halkın gözündeki mutlu imajının aksine, özel hayatında yaşadığı hayal
kırıklıkları ve güvensizlikleri zaten var olan problemlerini daha da
derinleştirdi. Özellikle 1950'li yılların sonuyla 1960'lı yılların başından
itibaren yaşadığı çeşitli sağlık sorunları ve kişisel problemleri kariyerine de
yansımış ve Monroe'nun çalışması zor ve dengesiz biri olarak kötü ün yapmasına
sebep olmuştur. Yine de ölümününden itibaren ünü gitgide artarak tüm zamanların
en önemli kültürel figürü ve ikonlarından biri olmuş, sık sık diğer ünlüler
tarafından taklit edilmiştir. Ölümü resmi olarak aşırı dozda uyku hapından
kaynaklanan muhtemel intihar olarak geçse de ölüm sebebi üzerine
pek çok spekülasyon yapılmış, komplo teorileri oluşturulmuştur.
Monroe, 1999 yılında Amerikan Film Enstitüsü'nün tüm zamanların
en büyük kadın film yıldızı sıralamasında altıncı sıraya yerleşti.
Konu başlıkları
|
Çocukluk [değiştir]
Marilyn, Norma
Jeane Mortenson ismi ile Los
Angeles Devlet Hastanesi'nde doğmuştur. Biyografisini yazan birçok kişiye göre
biyolojik babası annesinin RKO stüdyolarında film editörü olarak birlikte
çalıştığı Charles Stanley Gifford ismindeki satış elemanıdır. Bazıları ise
annesi Gladys Pearl Baker'ın ikinci kocası olan Martin Edward Mortenson'nın
babası olduğunu iddia eder. Gladys'in ayrıca daha önceki evliliğinden de Robert
Kermit Baker ve Berniece Baker (Miracle) isimlerinde iki çocuğu da vardı.
Gladys'in şizofreni hastalığı yüzünden hastaneye
kaldırılması üzerine Monroe bundan sonraki hayatını bir yetimhanede ve çeşitli
bakıcı ailelerin yanında geçirmek zorunda kaldı. Monroe'nun aynı şekilde dayısı
Marion da akıl hastanesine yatırılmış ve hastaneden çıktıktan sonra kendini
asmış, anneannesi Della ve dedesi Otis de manik depresyon hastalığından çekmişlerdi. Norma Jeane
yedi yaşına kadar aşırı dindar bir aile olan Albert ve Ida Bolender çifti ile
yaşamıştır. Daha sonra annesi Gladys'in bir ev satın almasıyla tekrar onunla
yaşamaya başlamasına rağmen annesinin akıl hastalığının kötüleşmesi üzerine
annesinin en yakın arkadaşı Grace McKee'nin bakımı altına girmiştir. ancak
Grace McKee'nin 1935 yılında Ervin Silliman Goddard'ın evlenmesi üzerine Los
Angeles yetimhanesine gönderilmiştir. İki yıl sonra Grace onu geri almasına
rağmen kocası Ervin Silliman Goddard'ın küçük kıza cinsel tacizde bulunması üzerine dokuz yaşındaki Monroe, bu sefer de büyük halası Olive Brunings ile yaşamaya gönderilmiştir. Ancak orada da Olive'in oğulları tarafından saldırıya uğrayınca Grace'in yaşlı halası Ana Lower'a gönderilmesi gerekmiştir.
Ana Lower'ın sağlığı bir süre sonra bozulmaya başlayınca Norma Jean, Grace ve
Ervin Goddard'ın yanına geri dönmüştür. Bu dönemde Norma Jeane, henüz 16
yaşındayken komşusunun 21 yaşındaki oğlu James Doughtery tanışıp bir süre flört
ettikten sonra onunla evlenmiştir. Dört yıl süren evlilik ardından boşanmış ve
The Blue Book mankenlik ajansına girerek modellik yapmaya başlamıştır. Yine bu
dönemde oyunculuk ve şarkıcılık kurslarına katılıp ve saçını kestirip, platin
sarısına boyatmıştır.
Kariyer [değiştir]
Kısa sürede The
Blue Book mankenlik ajansının
en başarılı modellerinden biri olan Monroe, düzinelerce magazin dergisinde
gözüktü. Bu dönemde 20th Century Fox'un
yöneticisi Ben Lyon'un dikatini çekti ve onun için
bir deneme çekimi ayarladı. Aynı zamanda ona altı aylık bir kontrat yaptı.
Lyon'un önerisiyle adını Marilyn Monroe olarak değiştiren Norma Jean, "Scudda Hoo! Scudda Hay!"
ve "Dangerous Years" isimli iki film çevirdi.
Ancak iki filmin başarısız olması, O'nun bir süre sinemadan uzak kalmasına
neden oldu. Fox şirketinin Monroe ile yeni bir kontrat imzalamaması yüzünden
bir süre boşta kaldı. Modelliğe devam ederken aynı zamanda da oyunculuk
derslerine devam etti. "Ladies of the Chorus"
adındaki kısa filmde, ilk kez şarkı söyleme şansını yakaladı. Daha sonra "The Asphalt Jungle" ve "All About Eve"
filmlerinde iki kısa rolde oynadı. Bu filmlerdeki kısa ama dikkat çekici
rolleriyle eleştirmenlerin çok dikkatini çekmişti. Sonraki iki yıl boyunca
"We're Not Married!",
"Love Nest", Let's Make It Legal ve As Young as You Feel gibi filmlerde önemsiz küçük rollerde
gözüktü. Ardından RKO yöneticileri Monroe'nun box office potansiyelini Fritz Lang'ın
"Clash of Night"
isimli filminde kullandılar. Filmin başarı kazanması üzerine Fox aynı taktiği
kullanarak "Monkey Business" isimli komedi filminde
oynattı. Bu iki filmin başarısı üzerine eleştirmenler artık Monroe'yu görmezden
gelemediler ve iki filmin başarısını onun artan ününe bağladılar.
1952 yılında Monroe "Don't Bother to Knock"
isimli filmde psikolojik sorunları olan bir çocuk bakıcısını rolüyle en sonunda
başrolde oynama şansı yakaladı. Düşük bütçeyle yapılmış B tipi bir film olmasına ve karışık eleştiriler
almasına rağmen, eleştirmenler Monroe'nun daha büyük rollerde de
oynayabileceğine ikna oldular.
Şöhret [değiştir]
Monroe, 1953 yılında oynadığı "Niagara" filmiyle en
sonunda ünlü olabildi. Eleştirmenler filmin karanlık senaryosu kadar,
Monroe'nun kamerayla olan uyumuna da odaklandılar. Monroe, bu filmde kocasını
öldürmeye çalışan bir kadını canlandırdı.
Bu dönemde bir zamanlar verdiği seksî pozlar
ortaya çıktı. Monroe, daha sonra basına çıplak pozlar verdiğini, bunu parasız
ve aç kaldığı için yaptığını söyleyerek kariyerini bitirecek olası bir
skandaldan kurtulmayı başardı. Bu pozlar, daha sonra Playboy'un
ilk sayısında yayınlandı.
Monroe sonraki aylarda çevirdiği "Gentlemen Prefer Blondes"
ve "How to Marry a Millionaire"
isimli filmlerinin büyük başarı kazanmasıyla A sınıfı aktristler arasına girdi.
Bu filmlerden sonra çevirdiği "River of No Return"
ve "There's No
Business Like Show Business" isimli filmler ise başarılı
olamadı. Yine bu dönemde uzun zamandır birlikte olduğu beyzbol yıldızı Joe Dimaggio ile evlendi. Ancak çift, dokuz ay
sonra anlaşmazlık nedeniyle boşandı. Stüdyo başkanı Zanuck'un kendisine
ayarladığı aptal sarışın rollerinden sıkılan Monroe, 1955 yılında "The Seven Year Itch"
isimli filmini tamamladıktan sonra kontratını iptal ederek New York'daki "Actor's Studio"'ya
oyunculuk okumaya gitti. Bu arada kendisine önerilen "The Girl in Pink Tights",
"The Girl in the
Red Velvet Swing" ve How to Be Very,
Very Popular" gibi filmlerde oynamayı ise reddetti. Actors Studio'daki eğitimi
sırasında üçüncü eşi yazar Arthur Miller ile tanışan Monroe, daha sonra onunla
evlendi.
New York'tayken arkadaşı fotoğrafçı Milton H. Greene ile kendi prodüksiyon şirketi Marilyn
Monroe Productions'ı kurdu. Bu arada Monroe'nun yokluğu sırasında stüdyo
tarafından seyirciye sunulan Jayne Mansfield ve Sheree North gibi alternatiflerinin başarısız
olması ve "The Seven Year Itch"
filminin gişedeki başarısı üzerine Zanuck onu geri çağırıp istediği şartları
yerine getirerek yeni bir sözleşme yaptı. Monroe, bundan sonra sadece
onayladığı senaryolar ve kendi belirlediği yönetmenlerle çalışacak ve Fox
dışındaki diğer stüdyolar ile filmler çevirebilecekti. 1955 yılında stüdyo ile
yaptığı bu yeni sözleşmeye ve prodüksiyon şirketine bağlı olarak Joshua Logan tarafından yönetilen ilk filmi "Bus Stop"'ı çevirdi. Bu filmdeki
salon şarkıcısı Cherie rolüyle kariyerindeki en iyi dramatik performasını
göstererek eleştirmenlerden büyük övgü aldı ve Altın Küre Ödülü'ne aday oldu. Bu filmin
ardından eşi Arthur Miller'la
Londra'ya giderek Laurence Olivier ile birlikteThe Prince and the Showgirl isimli filmi çevirdi. Bu filmi
eleştirmenlerden karışık eleştiriler almasına ve fazla hasılat yapmamasına
rağmen, özellikle Avrupa'da Monroe yine oyunculuğu ile büyük övgü kazandı ve Oscar Ödülü'ne denk ödüller olarak görülen İtalyan David di Donatello ve Fransız Crystal Star Ödülleri'ni
kazandı. Aynı zamanda da İngilizBAFTA ödülüne
aday oldu. Filmin tamamlanmasının ardından Londra'dan dönen Monroe hamile olduğunun
öğrendi. Ancak bir dış gebelik geçirdiği tespit edilince çocuğunu aldırmak
zorunda kaldı.
Son yılları [değiştir]
Marilyn, 1959 yılında Billy Wilder'ın
yönetmenliğinde çevirdiği "Some Like It Hot",
kariyerindeki en başarılı ve en popüler filmi oldu. Monroe bu filmdeki
oyunculuğuyla bir Altın Küre Ödülü kazandı. Ancak filmin ve Monroe'nun
büyük başarısı kadar perde arkasında yaşanan olaylar da yine bu dönemde su
yüzüne çıkmaya başladı. Özellikle Monroe'nun sete sürekli geç gelmesi,
repliklerini hatırlayamaması, zaman zaman odasından çıkmayarak çekimlere
katılmayı reddetmesi yönetmen Billy Wilder ile arasında büyük çatışmalara yol
açtı. Bunların dışında çekimler sırasında hamile olduğunu keşfeden Monroe,
filmin tamamlanmasının ardından düşük yaptı. Bu filmden sonra çevirdiği "Let's Make Love"
filmi ise kritik ve ticari açıdan başarısız oldu. Yine de film de söylediği
"My Heart Belongs to Daddy" şarkısı büyük hit oldu. Ayrıca bu
filmdeki rol arkadaşı Yves Montand ile kısa bir yasak ilişki yaşadı.
Marilyn, daha sonra senaryosunu kocası "Arthur Miller"'ın
yazdığı 1961 yapımı "The Misfits" filminde çocukluk idolü Clark Gable ile birlikte başrolde oynadı. Film
boyunca Monroe'nun psikolojik ve fiziksel sorunları, alkol ve reçeteli hap
bağımlılığı, iki sefer yorgunluk ve sinir bozukluğu sebebiyle hastaneye
yatırılması ve sete sürekli geç gelmesi nedeniyle çekimlerde çok fazla sorun ve
gecikmeler yaşanmasına rağmen, Monroe ve diğer oyuncular gösterdikleri
performanslarla eleştirmenlerin ve seyircilerin ilgisini çekti. Ancak film
yüksek beklentilere rağmen gişede fazla hasılat yapamadı. The Misfits, aynı
zamanda Monroe'nun ve Clark Gable'ın
tamamladıkları son film olacaktı. Bu filmden sonra Monroe, kocası Arthur
Miller'dan boşandı. Boşanmadan sonra depresyon sebebiyle Payne Whitney Psikiyatri
Kliniği'ne yatarak bir süre tedavi gördü. 1962 yılında "Something’s Got to Give"
adlı komedi filminde oynamaya karar verdi. Bu film, onun aynı zamanda ilk
çıplak sahnesini de içeriyordu. Ancak film boyunca hasta olduğunu öne sürerek
sete az gelmesi ve onun yerine hakkında aşk söylentilerinin çıktığı J.F. Kennedy'nin
doğum günü için şarkı söylemeye gitmesi üzerine Fox şirketi tarafından filmden
kovuldu, sözleşmesi iptal edildi ve film şirketi tarafından kendisine tazminat
davası açıldı. Fox şirketi filmi tamamlamak için aktrist Lee Remick ile anlaşmasına rağmen Monroe'nun
filmdeki rol arkadaşı Dean Martin'nin
başka bir aktristle çalışmak istememesi üzerine işe geri alındı ve kendisiyle
yeni bir sözleşme yapıldı. Ancak filmin çekimleri tekrar başlamadan önce yüksek
dozda sakinleştirici ilaç alarak 5 Ağustos 1962'de Brentwood, Los Angeles'daki
evinin yatak odasında henüz 36 yaşındayken hayata veda etti. Ölümünün ardından
yapılan otopsi sonucunda ölüm sebebi yüksek dozda Barbitürat alımı sonucu muhtemel intihar olarak
ilan edilmesine karşın, olay yerindeki delil yetersizliği, otopside alınan
dokuların daha sonradan kaybolması ve başta kahyası Eunice Murray olmak üzere görgü tanıklarının
çelişkili ifadeleri sonucu ölüm sebebinin cinayet olduğuna ve politik
sebeplerden Cia, Mafya ve Kennedy
ailesinin buna sebep olduklarına dair tam olarak kanıtlanamamış birçok komplo
teorisi ortaya atıldı. Monroe'nun bedeni daha sonra eski kocası Joe Dimaggio'ya teslim
edildi ve onun aranje ettiği bir cenaze töreni ile 8 Ağustos 1962 yılında ise
Westwood Village Memorial Park Mezarlığı'nda defnedildi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)